Hamilelik esnasında yüz ve ağız içi gelişiminde yer alan yapıların tam olarak birleşememesi sonucunda dudak damak yarıkları meydana gelmektedir. Dudakta meydana gelen yarıklar bulunduğu tarafa göre tek ve çift taraflı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Dudak yarıkları ayrıca tam ve tam olmayan şeklinde iki farklı kapsamda değerlendirilmektedir. Damak yarıkları ise yumuşak damak yarıkları ve sert damak yarıkları olmak üzere iki şekilde ele alınır.
Gelişen teknoloji sayesinde günümüzde kullanılan görüntüleme yöntemleri ile dudak damak yarıkları daha bebek anne karnındayken teşhis edilebilmektedir. Dudak damak yarıkları tedavi edilebilmektedir.
Bu tedavi içerisinde ortodonti ve psikoloji gibi farklı dalların da yer aldığı multidisipliner bir süreçtir. Dudak damak yarıkları ameliyatı büyük ameliyatlardır ve her ameliyatta olduğu gibi bu ameliyatlarda da bazı riskler bulunmaktadır.
Ameliyat Sonrası Fistül Sorunu
Dudak damak yarıkları ameliyat ile kalıcı ve daha önemlisi başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Ancak her operasyonda olduğu gibi dudak damak yarıkları operasyonunda da bazı riskleri vardır.
Bunlardan en sık görüleni damak yarığı ameliyatı sonrasında meydana gelen oronasal fistüldür. Açılma olarak da bilinen fistül dikişlerin herhangi bir sebeple genişlemesiyle delik meydana gelmesi olarak ifade edilebilir.
Açılmalar yüzeysel, derin, tam açılma gibi farklı şekillerde meydana gelebilmektedir. Başarılı bir şekilde gerçekleştirilen ameliyatlardan sonra tam açılma riski oldukça düşüktür. Yüzeysel olarak meydana gelen açıklıkların önemli bir kısmı ise zaman içerisinde kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.
Çekme Problemi
Dudak yarığı ameliyatı sonrasında görülen durumlardan bir tanesi de çekmedir. Meydana gelen dudak yarığının şiddeti, ameliyat sonrasında yani iyileşme sürecinde yapılan bazı yanlışlar ve bebeğin genetik yapısına bağlı olarak meydana gelen çekme değişiklik gösterir.
Ameliyat yarasının iyileşmesinin doğal bir sonucu olarak çekme mutlaka meydana gelmektedir. Çekmenin en yüksek olduğu evre ameliyatı takip eden üç aylık dönemdir. Çekmenin gevşemesi yaklaşık olarak altıncı ayı bulabilmektedir.
Çekmenin şiddetini azaltmayı sağlayan özel bir masaj uygulaması bulunmaktadır. Bununla beraber iz jeli uygulaması da çekme yaşayan hastalara yardımcı olabilmektedir.
İyileşme gerçekleştikçe çekme de ortadan kalkmaktadır. Hastaların çok büyük bir kısmında çekmeye bağlı olarak bir ameliyatın gerçekleştirilmesine gerek duyulmamaktadır.