Vasküler doğum lekeleri olarak bilinen damarsal kökenli lekeler genellikle kan damarlarının ve damar hücrelerinin anormal formasyonu veya büyümesi ile ortaya çıkmaktadır. Damarsal kökenli lekeler hemanjiom, somon lekesi(nevüs simplex) ve şarap lekesi(nevus flammeus) olarak üçe ayrılmaktadır. Damarların formasyonunu düzenleyen endothelial hücrelerin tetiklenmesi ve sayısın artmasıyla meydana gelmektedir. Vücudun her yerinde meydana gelebilse de genellikle baş ve ense bölgesinde sıkça görülmektedir. Doğumda küçük bir kırmızı leke görülebilmektedir. Ancak hücrelerin büyümesi doğumdan sonraki ilk ayda gerçekleşmektedir. Endothelial hücreler hızla büyümeye başlar ve bu durumda leke de doğum takip eden birkaç hafta içerisinde büyür. Genellikle bir yıl içerisinde ise stabil hale gelir ve yıllar içerisinde yavaş yavaş ortadan kalkar. Lekelerin yarısı 5 yaşına kadar %70’i ise 7 yaşına kadar ortadan kalkmaktadır.
Hemanjiom
Hemanjiom her 20 bebekten 1’inde görülebilmektedir. Ayrıca kız bebeklerde erkeklere göre üç kat daha fazla görülme oranına sahiptir. Prematüre doğan bebeklerde doğum lekesi görülme oranı da artmaktadır. Hemanjiomlar çilek lekesi ve kavernöz ya da derin hemanjiom olarak ikiye ayrılmaktadır. Çilek lekeleri adını parlak kırımızı renginden almaktadır. Cildin yüzeyinde olan bu lekeler genellikle düzdür. Kavernöz ya da derin hemanjiom ise cildin daha derinlerinde yer alan mavi-gri renkli lekelerdir. Bu tip doğum lekeleri doğumdan haftalar belki aylar sonra görülebilir hale gelmektedir. Lekeler ilk yıl büyüme gösterse de daha sonra yavaşça kaybolurlar. Genellikle 10 yaşına kadar geçmektedir ancak bazı durumlarda solgun renkli bir leke kalabilmektedir.
Somon Lekesi (Nevüs Simplex)
Somon lekeleri kan damalarının düz ve pembe, kırmızı renkli izler oluşturduğu zararsız doğum lekeleridir. Bu lekeler vücudun herhangi bir yerinde meydana gelebilmektedir. Ensede görülenleri genellikle kalıcıdır ancak saçın çıkması ile beraber görünmez olmaktadır. Somon lekeleri yüzün merkezinde, alında, göz kapaklarında ya da dudaklarda görülebilmektedir. Bebeğin büyümesi ile beraber tamamen kaybolmaktadır ve çok nadir durumlarda tedavi gerektirmektedir.
Şarap Lekesi (Nevus Flammeus)
Şarap lekesi en nadir görülen damarsal kökenli doğum lekesidir. Doğum esnasında bu lekeler vardır ve genel olarak yüzde görülmektedir. Doğumda düz yüzeyli pembe ya da kırmızı renkli olan lekeler zaman içerisinde koyulaşarak kırmızı ya da mor rengi almaktadır. Ayrıca lekenin altında kalan cilt kalınlaşabilmektedir. Çocukların büyümesi ile beraber doğum lekesi de büyümektedir. Çok nadir durumlarda Sturge-Weber sendromunun bir sonucu olarak oluşmaktadır. Bu sendrom beyindeki kan damarların anormal oluşumundan kaynaklanmaktadır. Her ne kadar nadir görülse de özellikle yüz bölgesinde şarap lekesi olan çocuklarda görülme riski yüksektir.
Bebekler söz konusu olduğu zaman her tedavi ebeveynler için zorludur. Ancak tedavinin doğru yapılması sağlık açısından çok değerlidir. Bebeklerde yanık tedavisi hakkında merak edilenleri Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi UzmanıProf. Dr. Hakan Ağır ile konuştuk.
Bebeklerde Yanık Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
Yanık tedavisi gelecekte bir iz kalmaması açısından son derece önemlidir ve bu nedenle bebeklerde de yanıklara dikkatle yaklaşmak gerekmektedir. Yanıklar cilde ve diğer vücut dokularına verdikleri zarara göre sınıflandırılmaktadır.
Birinci dereceden yanıklar güneş yanıkları gibi yanıklardır ve hızlı bir şekilde iyileşmektedir. Bu yanıklar ciltte kızarıklıklara neden olmaktadır ve herhangi bir profesyonel müdahaleye ihtiyaç duyulmamaktadır.
İkinci dereceden yanıklar ise daha ciddidir ve medikal müdahale gerektirmektedir. İkinci dereceden yanıklarda ciltte kabarcıklar ve soyulmalar meydana gelmektedir. Bu kabarcıkları patlamamak gerekmektedir. Doğru bir tedavi ile ikinci derece yanıklardan sonra çok nadiren iz kalmaktadır.
Bir diğer yanık türü de üçüncü dereceden yanıklardır. Bu durumlarda hızlı bir şekilde medikal müdahalede bulunmak gerekmektedir. Yanık bölgesi kurudur. Ayrıca bölge beyaz, sarı ya da parlak kırmızı renktedir. Çok yoğun yanık olan bölgede kabarcıklar oluşmaz ancak bu bölgeler kabarcıklarla çevrilidir. Yanık yarası sürekli olarak değişmektedir ve bazı durumlarda yaralanmanın derinliğini ilk 2 ile 5 gün içerisinde anlamak zor olabilmektedir. Ayrıca yanıklar son derece acılıdır ve bu nedenle özellikle bebeklerin mümkün olduğu kadar rahat ettirilmesi gerekmektedir.
Yanıkların İyileştirilmesi
Yanıkların iyileşme süreci son derece önemlidir. Bu süreçte yüksek proteinli diyet tavsiye edilmektedir. Süt, et, yumurta, yoğurt ve peynir gibi protein açısından zengin gıdalar iyileşmeye yardımcı olmaktadır. Yanıkların iyileşme sürecinde meyve suları ya da atıştırmalıklar tüketilmemelidir. Cildin iyileşmesi ile beraber parfümsüz losyonlar ve nemlendiriciler cilde uygulanmalıdır. Bu noktada önemli olan losyonun cilt tarafından tamamen emilene kadar masaj yaparak sürülmesidir. Losyon masajı cildin sanki yaralanmamış gibi esnek ve pürüzsüz olmasını sağlamaktadır. Ayrıca kaşınmaya da iyi gelmektedir. Bununla beraber iyileşme sürecinde bandajlar da kullanılabilmektedir. Özellikle yaralı dokunun üzerinde yapılan bandajlar yaranın daha ince olmasını sağlamaktadır. Ancak bandaj kullanımının doktor tarafından tavsiye edilmesi gerekmektedir. Tavsiye edilmediği durumlarda ise kullanılmamalıdır. Yanık meydana gelen bölgenin ayrıca 6 ay boyunca direkt güneş ışığından korunması gerekmektedir. Bu noktada yüksek faktörlü güneş kremleri de yardımcı olabilmektedir.
Evde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Yanıkların iyileşme sürecinde dikkat edilmesi gereken şeyler bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de ateştir. Bebeği ateşinin 38 dereceye yükselmesi durumunda tekrar doktorla iletişime geçilmelidir. Bir diğer konu da kıyafetlerdir. Kıyafetlerin sürekli kuru olması gerekmektedir. Kıyafetin ıslanması ya da kirlenmesi durumunda hemen değiştirilmelidir. Bunlarla beraber dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da enfeksiyondur. Yanmış dokunun enfeksiyon kapması durumun daha da ciddi bir hal alması demektedir. Ateşin 38 derece çıktığı durumlarda, bölgede acının ve rahatsızlığın arttığı durumlarda, yaralı doku çevresinde kızarıklık meydana geldiğinde, bölgenin kötü kokması halinde, kırmızı kızarıklıklar görülmeye başlandığında ya da sıvı birikmesi olduğunda vakit kaybetmeden doktor ile iletişime geçmek gerekmektedir.