Doğum lekeleri doğumdan sonraki ilk birkaç haftada genel olarak görülen ciltteki renk değişiklikleridir ve genellikle kanser riski barındırmamaktadır. Doğum lekeleri yüzde ya da vücudun diğer bölgelerinde meydana gelebilmektedir. Farklı şekil, boyut, görünüş ve renkte olabilmektedir. Bazıları kalıcıyken bazıları zaman içerisinde kaybolmaktadır. Doğum lekeleri genellikle zararsızdır ancak bazılarının altında yatan farklı sağlık sorunları olabilmektedir. Doğum lekelerinin neden meydana geldiği bilinmemektedir. Küçük bir kısmı genlerden kaynaklıdır ve ailelerde görülmektedir. Çok azı genetik mutasyon ile ortaya çıkmaktadır. Bazı bebeklerde görülen şarap lekesi olarak da bilinen nevus flammeus çok nadir olarak Klippel-Trenaunay sendromu nedeniyle oluşmaktadır. Doğum lekesi doğumdan önce ya da doğumdan hemen sonra meydana gelmektedir. İlerleyen yaşlarda benzer lekelenmeler olsa da bunlar doğum lekesi olarak değerlendirilmemektedir.
İçerik:
Doğum Lekesi Türleri Nelerdir?
Doğum lekeleri kendi içerisinde iki gruba ayrılmaktadır ve her birinin farklı nedenleri bulunmaktadır. Vasküler doğum lekeleri cildin kan damarlarının olması gerektiğinden farklı oluşması ve bir bölgede yoğunlaşmasıyla görülmektedir. Pigmente doğum lekeleri ise bir bölgede pigment hücrelerinin aşırı miktarda bulunması ile görülmektedir. Cilde doğal rengini veren bu pigment hücreleridir.
Pigmente Doğum Lekeleri
Cildin bir bölgesinde diğer bölgesine göre daha fazla pigment olmasıyla ortaya çıkmaktadır. Pigmente doğum lekeleri de kendi içerisinde moğol lekeleri, konjenital nevüs ve sütlü kahve lekeleri olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
Moğol lekeleri: Moğol lekeleri düz ve mavimsi gri noktalardır. Özellikle koyu renkli cilde sahip olanlarda görülmektedir. Zararsız olan bu lekeler bazen cildin morarması ile karıştırılabilmektedir. Moğol lekeleri genellikle sırtın alt bölgelerinde meydana gelmektedir ve 4 yaşından sonra ortadan kaybolmaktadır.
Konjenital nevüs: Konjenital nevüs lekeler genellikle pembeden siyaha kadar farklı renklerde görülmektedir. Boyutları farklı olmaktadır ve düz olabildiği gibi bazen pütürlü de olabilmektedir. Genellikle yuvarlak şekillidir ve vücudun herhangi bir bölgesinde meydana gelebilmektedir. Bazıları kendiliğinden geçse de bazıları kalıcı olabilmektedir. Konjenital nevüs lekelerinde meydana gelen değişiklik cilt kanserinin bir işareti olabilmektedir. Bu gibi durumlarda derhal bir doktora danışılmalıdır.
Sütlü kahve lekeleri: Bu lekeler genellikle oval şeklindedir ve adından da anlaşılabileceği renkleri soluk kahverengidir. Cilt rengi koyulaştıkça bu lekelerde koyulaşmaktadır. Doğumdan erken çocukluğa kadar bir zamanda ortaya çıkabilmektedir ve genellikle bir süre sonra kaybolur. Bazı çocuklarda birden fazla leke olabilmektedir.
Vasküler Doğum Lekeleri
Bazı durumlarda ekstra kan damarı bir araya toplanmaktadır ve ciltte bir grup olarak gözükmektedir. Bunlara vasküler doğum lekesi adı verilmektedir. Yenidoğanların %40’ında bu tarz lekeler görülebilmektedir. Vasküler doğum lekeleri de kendi içerisinde somon lekesi, hemanjiom ve şarap lekesi olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
Somon lekesi: Genellikle gözlerin ve göz kapaklarının arasında ya da ensede meydana gelen kırmızı ya da pembe renkli lekelerdir. Cildin altında küçük kan damalarının gruplaşmasıyla olmaktadır. Somon lekelerinde tedaviye gerek duyulmamaktadır ve bu lekeler zaman içerisinde ortadan kalkmaktadır.
Hemanjiom: Hemanjiomlar genellikle pembe, mavi ya da parlak kırmızı renktedir. Çoğunlukla baş ya da ense bölgesinde, yoğun bir şekilde görülebilmektedir. Hemanjiomlar ilk başta boyut olarak küçük ve düz şekillidir. Ancak birkaç ilk birkaç ay içerisinde büyüyebilmektedir. Birçok hemanjiom ergenlik çağlarına gelindiğinde kaybolmaktadır. Bazı durumlarda soluk bir iz kalabilmektedir. Hızlı büyüyen hemanjiomların çocuğun görüşünü ya da nefes alışını etkilememesi için cerrahi müdahale ile alınması gerekmektedir.
Şarap lekesi: Bu lekeler cildin altındaki küçük kan damarlarının anormal formasyonu nedeniyle oluşmaktadır. Vücudun her yerinde görülebilse de genellikle yüz ve ense bölgesinde sıkça rastlanmaktadır. Bu lekeler ilk başta pembedir ancak zaman içerisinde kırmızı, koyu kırmızı ya da mor renk alabilmektedir. Zaman içerisinde kaybolmazlar ve tedavi edilmediğinde giderek koyulaşırlar. Lekenin olduğu bölgelerde cilt çok kuru, kalın ve pütürlü bir yüzeye sahip olmaktadır. Göz kapaklarında meydana geldiğinde tedavi edilmesi ve yakından takip edilmesi gerekmektedir. Çok nadir durumlarda genetik olarak ortaya çıkabilmektedir.