Yarık dudak damak ile dünyaya gelen bebeklerin hem sağlıklı gelişimi hem de ideal şekilde tedavi edilebilmesi için beslenmeleri büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle gerek emzirme gerekse biberon kullanımı için gerekli şartlar sağlanmalıdır.
Bebekler doğduklarında anne memesini doğal bir şekilde emebilirler ancak dudak ve damak yarıkları söz konusu olduğunda bebeklerin emme hareketi istenilen verimi sağlamayabilir.
Bu noktada bebeğin emme hareketini yapması teşvik edilmeli, anne ile bağ kurması adına emzirmeye özen gösterilmeli ancak yeterli beslenmenin sağlanabilmesi ve annenin süt bezlerinin üretime devam edebilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
Bu önlemler arasında beslenmenin kontrollü ve yeterli sağlanmasına özen gösterilmesi ve annenin düzenli olarak sütünü sağarak süt üretiminin devamlılığını desteklemesi yer alır. Bebekler için beslenmenin yeterli olarak devam ettirilmesi için dudak damak yarığı biberonu olarak sunulan ürünler tercih edilebilir.
Yarık Dudak Damak Biberonu Nedir?
Dudak damak yarığı biberonu olarak adlandırılan biberonlar özel bir tasarıma sahiptir. Dudak yarıkları bebeklerin memeyi kavrama hareketini verimli yapmasına izin vermese de bu aşamada bebeği desteklemek daha kolaydır.
Ancak damak yarıkları söz konusu olduğunda genzel boğaza ve burun boşluğuna süt kaçması ihtimali gündeme gelir. Ayrıca damak yarıkları olan bebekler anne sütünü yeterince güçlü bir emme kuvveti oluşturamadıkları için çok fazla içemezler. Bu noktada yarık damaklı bebekler için özel olarak tasarlanmış biberonların kullanılması önemlidir.
Bu biberonların tasarımlarında hava girişini önleyen bir valf kullanılmaktadır. Aynı zamanda tasarımda emniyet mekanizması ile süt akışının kontrol edilmesi sağlanır. Yarık damaklı bebeklerde bu biberonların kullanımı ile gaz ve kolik oluşumunun azalmasına katkı sağlanır.
biberonu kullanımında, yarık dudak damaklı bebeklerin beslenmesinde dikkat edilmesi gereken unsurlara dikkat edilmeye devam edilmesi elzemdir. Bebek yatar pozisyonda değil daha dik bir oturma pozisyonunda beslenmelidir.
Yarık dudak damak biberonu kullanırken beslenme esnasında sık mola verilmesi, beslenme süresinin 30 dakikayı geçmemesi ve ağzın sık sık temizlenmesi de önemlidir. Beslenme esnasında verilen molalarda ve sonrasında bebeğin gazı çıkarılmalıdır. Biberon kullanımında bebeği 45 derecelik bir açı ile tutmak daha konforlu bir besleme deneyimi sağlar.
Yarık dudak damak biberonu kullanılırken bebeğin yutkunması takip edilerek senkronize bir şekilde beslenmesi sağlanmalıdır. Biberonun ucundaki emzik damak yarığının olmadığı tarafa yerleştirilmelidir. Eğer damak yarığı tam ortada yer alıyorsa doku bütünlüğünün korunduğu taraf tercih edilmeli, iki taraflı damak yarığı varsa emziğin bebeğin yanağı ve diş eti arasında kalmasına dikkat edilmelidir.
Dudak damak yarıklarında merak edilen noktalardan bir tanesi de ameliyat sonrasında iz kalıp kalmadığıdır. Dudak damak yarıkları tedavisi dudak ve damakta meydana gelen yarıkların yanı sıra bu durumun neden olduğu burun ve kulak problemleri de giderilebilmektedir.
Dudak damak yarığı ameliyatları gelişen teknoloji ile beraber yüksek başarı oranına sahiptir. Hatta birçok kişi için tam anlamıyla fonksiyonel tedavi mümkündür.
Bununla beraber vücuda yapılan her cerrahi müdahale de olduğu gibi dudak damak yarıkları ameliyatı sonrasında da iz kalması oldukça normaldir.
Dudak damak yarığı operasyonları oldukça büyük ameliyatlardır ve yüz çevresine çok müdahale edilir. Bu nedenle mutlaka iz kalmaktadır. Ancak izin büyüklüğü çeşitli faktörlere bağlı olarak değişir.
Ameliyat İzine Etki Eden Faktörler
Dudak damak yarıklarının tedavisinde ameliyat sonrasında iz kalması kaçınılmazdır. Bu noktada en önemli olan unsurlardan bir tanesi izin fark edilebilirliğidir. İzin büyüklüğü ve kalıcılığı çeşitli faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir.
İşinin ehli uzmanlar tarafından gerçekleştirilmiş bir operasyonda daha hafif bir iz kalmaktadır. Ayrıca kullanılan ameliyat tekniği de izin fark edilebilirliğine etki eder.
Ameliyatta daha az iz kalması için operasyonda dudak anatomisine uygun olan tekniğin seçilmesi gerekmektedir. Bu sayede ameliyat sonrasında kalan iz daha az belli olmaktadır.
Ameliyatta kullanılan dikiş malzemeleri de ameliyat izine etki etmektedir. Kaliteli dikiş malzemelerinin kullanılması ile ameliyat izi hafifleyebilmektedir.
Sonuç olarak işinin ehli uzman hekim, doğru teknik ve doğru ameliyat ekipmanları ile neredeyse fark edilmeyecek kadar hafif bir iz kalması mümkün olmaktadır.
Dudak damak yarığı ameliyatı ile burun üzerinde de düzeltme işlemleri yapıldığı takdirde neredeyse hiç belli olmayan izlerin kalması mümkün olmaktadır.
Düzeltme Ameliyatları
Dudak yarıkları burun şeklini de etkilemektedir. Burnun ucunda ve kanat kısımlarında meydana gelen açılmalar ve diğer şekil bozuklukları ya da nefes alışverişi olumsuz yönde etkileyen yapısal bozuklukları gidermek için dudak yarığı ameliyatları ile beraber burunda da düzeltmeler yapılabilmektedir.
Bu sayede daha hafif bir ameliyat izi elde etmek mümkündür. Yine de geri kalan ameliyat izlerinin görünümü daha sonra rötuş ameliyatları ile daha da iyileştirebilmektedir.
İlkokul çağı öncesinde ya da ergenlik döneminde yapılan düzeltme ameliyatları sayesinde yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir.
Dudak damak yarığı en sık görülen doğumsal anomalilerin başında gelmektedir. Yarığın boyutuna bağlı olarak hastalarda yüz görünümü, beslenme, hava yolu, duyma ve konuşma ile ilgili karmaşık problemler meydana gelebilmektedir. Dudak Damak Yarığı Tedavisinde Ortodonti Desteği Ne Zaman Başlar?
Dudak damak yarığı tedavisinde pediatri, plastik ve rekonstrüktif cerrahi, çene cerrahisi, kulak burun boğaz, ortodonti, konuşma terapisi, pediatrik diş hekimliği, protez diş hekimliği ve psikoloji gibi birçok disiplinden yararlanılabilmektedir.
Dudak damak yarığı olan hastaların ortodontik ve cerrahi tedavisi oldukça kapsamlıdır. Bu tedavi genellikle doğumla birlikte başlar ve kraniyofasiyal iskelet büyümesinin sona erdiği yetişkinliğe kadar devam eder.
Ortodontistin tedavideki zamanlaması ve rolü tedavinin yönetimi açısından önemlidir. Dudak damak yarığı tedavilerinde tam rehabilitasyonun amacı mümkün olan en az müdahale ile tedavi sonucunu en üst düzeye çıkarmaktır.
Ortodonti Desteği Nasıl Başlar?
Dudak damak yarığı tedavisinde doğumu takip eden ilk hafta içerisinde genellikle nazoalveolar şekillendirme için ortodontist tarafından dudak damak yarığı ölçüleri alınarak plastik aygıt yapılır.
Plastik aygıt dudak damak yarığı ameliyatına kadar kullanılmaktadır. Bebekler bu plastik aygıta kısa sürede alıştığı için kullanımı kolaydır. Aygıt temizliği son derece önemlidir ve ortodontist tarafından önerilen şekilde temizliğinin düzenli olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Ameliyat sonrasında ise aygıtın kullanımına ihtiyaç duyulmamaktadır. Ortodontik tedavi ile dişlerin şekli ve pozisyonu düzeltilmektedir. Dudak damak yarığı ile doğan çocukların büyük bir kısmı ortodontik tedaviye ihtiyaç duymaktadır.
Ortodonti Desteği Nasıl Gerçekleştirilir?
Dudak damak yarıklı hastaların ameliyata kadar olan ortodonti desteğinde genel olarak nazoalveolar molding adı verilen teknik tercih edilir. Bu sayede diş yuvası, dudak ve burun ameliyat öncesinde kalıplanmış olur.
Kısaca NAM olarak bilinen bu teknikte plastik aygıtlar oral ve nazal olmak üzere iki bileşene sahiptir. Oral bileşen yarık alveolleri birbirlerine yaklaştırır. Nazal bileşen ise yarık burun üzerinde yer alan çarpık burun kıkırdağını şekillendirerek daha simetrik hale getirir.
Dişler ilk 4 – 14 aylık süreçte çıkar. Çocuk 3 yaşına geldiğinde ise tüm dişler çıkmış olur. Yarık bölgesi civarında yer alan dişlerin yapılarında farklılıklar görülmesi muhtemeldir. Diğer taraftan kalıcı dişler süt dişlerinin formasyonunda meydana gelen bu durumdan etkilenmez. Dudak Damak Yarığı Tedavisinde Ortodonti Desteği Ne Zaman Başlar?
Pierre Robin sekansı alt çenede farklı seviyelerde meydana gelen darlık ve buna bağlı dilin geriye kaçması ve solunum sıkıntısı sorunu meydana gelmesi olarak ifade edilir.
Pierre Robin Sendromu olarak ifade edildiğinde yanlış anlaşılan ve çok daha korkutucu olan bu durumu sendrom olarak tanımlamak doğru değildir.
Kısacası Pierre Robin Sendromu diye bir tanım yanlıştır, söz konusu durumun Pierre Robin Sekansı olarak ifade edilmesi gerekmektedir.
Pierre Robin sekansı, bebeklerde doğuştan oluşan tıbbi bir durumdur ve üç ana belirtisi vardır. Belirtilerin ilki, mikrognatidir. Bu durum bir bebeğin alt çenesinin normalden daha küçük veya geride durması olarak ifade edilebilir. İkincisi, Glossoptosis, bebek dilinin normal yerine oturmadığı ve geriye doğru düştüğü bir durumdur. Son belirti ise, Pierre Robin sekansıdı olabilir. Pierre Robin sekansına sahip bebeklerde damakta veya dudakta yarıklar olabilir.
Pierre Robin Sekansı Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Pierre Robin Sekansı olarak ifade edilen durum çenenin az gelişmesi, çenenin az gelişmesine bağlı olarak dilin geriye kaçması ve bu geriye kaçış sonunda da üst solunum yolu tıkanıklığı meydana gelmesi olarak tanımlanır.
Pierre Robin Sekansı nadir görülen bir durum olsa da sekansın yaygınlığı damak yarıklı çocuklarda artmaktadır.
Pierre Robin Sekansı meydana gelme olasılığı kız ve erkek çocuklarda eşit olarak tanımlanır ancak ikiz doğumlarda daha yüksek bir insidans olduğu yapılan araştırmalarda görülmüştür.
Pierre Robin Sekansı Neden Olur?
Pierre Robin sekansı nedenleri tam olarak bilinmemektedir ancak bilim Pierre Robin Sekansı’nın nedenin genetik ve çevresel koşulların karmaşık bir kombinasyonu olabileceğini gösterir. Sekansın genetik ve aile geçmişi ile ilişkisi olabileceği söyler. Aile üyelerinin benzer durumları olması, bu durumun genetik olarak taşındığını gösterebilir.
Bebeğin yüz ve alt çenesi doğru gelişmediği durumlarda Pierre Robin sekansı gelişebilir. Alt çene normalden küçük veya geride olduğunda, dil geriye düşebilir ve normal pozisyonunu alamayabilir. Bunun sonucunda Pierre Robin Sekansı ortaya çıkabilir.
Pierre Robin Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Pierre Robin sekansı belirtileri kişiden kişiye değişebilir. Semptomlar bazı bebeklerde daha hafif olabilirken, diğerlerinde daha ağır olabilir. Bu nedenle, her PRS durumu özeldir. Bebeğin alt çenesi bazen normalden daha küçüktür veya geride durur. Bu, alt çenenin tipik gelişimini tamamlayamadığını gösterir. Bazı durumlarda, bebeklerin dili normal pozisyonunda değildir ve sıklıkla geriye doğru düşer. Bu gibi durumlarda Dil hava yolunu tıkayabilir ve solunum sorunlarına neden olabilir.
Bebekler yatarken solunum sorunları yaşayabilirler. Dil hava yolunu tıkaması, horlama, sık sık uyanma ve solunum durmaları gibi semptomlara neden olabilir. Bebeklerin dili normal pozisyonunu alamadığı için emme ve yutma sorunları yaşayabilirler. Bu nedenle büyüme geriliği ve beslenme sorunları ortaya çıkabilir.
Pierre Robin Sendromu Genetik midir?
Pierre Robin sendromu (PRS), genetik olarak temellendirilebilir ancak tamamen genetik olmayabilir. Pierre Robin sekansı nedenleri karmaşık olabilir ve kişiden kişiye değişebilir. PRS, aileden gelen sebeplerden kaynaklanabilir. Bu duruma sahip bireylerin birinde veya her ikisinde de genetik mutasyonlar veya varyasyonlar bulunabilir. Stickler sendromu veya Pierre Robin gibi genetik sendromlarla bağlantı kurulabilir.
Pierre Robin Sekansı Neden Ortaya Çıkar?
Pierre Robin sekansı ortaya çıkmasında genetik, çevresel ve gelişimsel problemler bulunabilir. Bu sendrom, aileden ve atadan kaynaklı genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu duruma sahip bireylerin birinde veya her ikisinde de genetik mutasyonlar veya varyasyonlar bulunabilir.
Hamilelik sırasında anne adayının karşılaştığı çevresel koşullar, bebekte Pierre Robin sekansı geliştirme olasılığını artırabilir. Bu nedenler arasında ilaç kullanımı, alkol tüketimi veya bazı hastalıklara yakalanmak gibi çevresel faktörler ön plana çıkabilir. Bu faktörlere bağlı olmaksızın, bebeğin yüz ve alt çene gelişimi sırasında meydana gelen gelişimsel faktörlerin de bir sonucu olabilir.
Pierre Robin Sekansı Nasıl Tedavi Edilir?
Pierre Robin Sekansı çocuktan çocuğa değişebilen seviyelerde görülebileceği için tek tip bir tedavi yönteminden bahsetmek mümkün değildir.
Ayrıca her damak yarıklı bebekte ya da çene darlığı olan bebekte Pierre Robin Sekansı olacak diye bir durum söz konusu değildir.
Şiddetli olmayan vakalarda çocuğun sadece yüzüstü yatırılması yeterli olurken ilerleyen olgularda dilin alt dudağa veya çeneye dikilmesi gerekebilir. Şiddetli vakalarda alt çenenin kırılarak öne alınması gereksinimi de gündeme gelebilir.
Pierre Robin Sekansı görülen damak yarıklı bebeklerde olası bir ameliyat solunum sıkıntısı riskinin meydana gelmemesi için damak yarık ameliyatının bir süre ertelenmesi gerekebilir. Bu durumda operasyon 1 yaşına kadar ertelenerek olası riskler minimize edilmiş olur.
Dudak ve damak yarıkları hakkında daha fazla bilgi için Youtubekanalımızı ziyaret edin.
Damak yarığı ameliyatı sonrasında açılma ihtimali olduğu bilinmektedir. Günümüzde gelişmiş teknolojiler ile uzmanlar tarafından gerçekleştirilen operasyonlar da bile açılma ihtimalinin sıfır olacağını söylemek gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Damak yarığı ameliyatı sonrası açılmaya sebebiyet verecek belirli durumlar vardır. Tedavi planlaması yapılırken ihtimallerin göz önünde bulundurulması iyileşme süreci açısından çok değerli olsa da bazı fizyolojik durumlara bağlı olarak açılma meydana gelmesi olağan karşılanmaktadır.
Damak Yarığı Ameliyatı Sonrası Açılma Neden Olur?
Damak yarığı ameliyatlarında hekim uzmanlığı ve doğru tedavi planlaması çok büyük bir öneme sahiptir. Ancak bazı fizyolojik unsurlara bağlı olarak açılma meydana gelmesi önlenemeyebilir.
Yarığın çok geniş olması, bölge anatomisindeki beslenme sorunları, bebeğin ameliyat sonrası duruma uyum sağlamakta zorlanması, enfeksiyon gibi sebeplerle damakta açılma meydana gelebilir.
Damakta meydana gelen açılma, fistül olarak ifade edilir. Açılma yumuşak damakta, sert damakta ya da her iki damakta da olabilir.
Damak Yarığı Ameliyatı Sonrası Açılma Neden Olur?
Fistül Tedavisi
Ameliyat sonrası açılmanın yerine ve şekline bağlı olarak tedavi planlaması yapılmaktadır. Açılma sert damakta ve çok büyük olmadığı takdirde genellikle kendi kendine kapanması beklenir ve müdahale edilmez. Bu açıklıklar 3 – 4 yaş aralığına kadar kapanabileceği için takip edilir.
Takip sürecinde beslenme veya konuşma ile alakalı sorunlar gündeme geliyorsa ameliyat gündeme gelir. Herhangi bir sorun gündeme gelmediyse ve geçen sürede de tam kapanma olmadıysa müdahale edilmesi gerekir. Sert damakta açılmanın boyutu büyükse, kendiliğinden kapanma ihtimali düşükse fistül ameliyatı yapılmaktadır.
Yumuşak damakta meydana gelen açılmaların ise mutlaka operasyon ile düzeltilmesi gerekir. Çünkü yumuşak damakta meydana gelen açılma beslenme ve konuşmanın bozulması anlamına gelir ki bu da gelişme çağında istenmeyen bir durumdur. Bu operasyon damak yarığı operasyonundan 3 – 6 ay sonra yapılmalıdır.
Fistül ameliyatı sonrasında tekrar açılmanın meydana gelmemesi için iki katman ile kapatılma tercih edilmektedir. Tek katmanlı kapatma ameliyatı sonrasında açılmanın yani fistülün tekrar görülme oranı %40 civarındadır.
Fistül ameliyatlarında bu yüksek oran sebebi ile tek katmanlı işlemlerden çoğunlukla kaçınılmaktadır.
Dudak damak yarıklı bebeklerin bakımında belirli noktalarda hassasiyet göstermek gerekir. Bu nedenle mevcut durumu daha zor bir noktaya taşıyabilecek ihtimalleri ortadan kaldırmak önemlidir. Dudak damak yarıklı bebeklerde ağız ve diş sağlığına dikkat edilmesi hem bebeğin gelişimi açısından hem de farklı komplikasyonların oluşmaması açısından büyük önem taşıyor.
Damak Yarıklı Bebeklerde Ağız ve Diş Bakımına Özen Göstermeli
Damak yarıklı bebeklerde ağız ve diş bakımına çok özen göstermek gerekiyor. Bu bebeklerde diş yapısı bir şekilde olumsuz etkilendiği için mevcut yapının korunması ve iyileştirilmesi için adımlar atılması gerekir. Damak yarıkları için yapılacak operasyonlar ve diş çene düzeltme uygulamaları için başlangıçtan itibaren yapılan bakımlar önemli bir altyapı oluşturmayı mümkün kılar. Çocuklarda dişler 6 – 14 ay arasında çıkar. Bu dönemden itibaren ağız ve diş bakımı ile ilgili çocuk diş hekiminden (pedodontistlerden) destek almak ve süreci en iyi şekilde yönetebilmek adına düzenli bakım yapmak gerekir. Dudak damak yarıklı bebeklerde süt dişleri durumdan daha fazla etkilenebilir. Özellikle yarıkların olduğu bölgeye yakın olan dişlerin minelerinde yapısal sorunlar oluşması mümkündür.
Ağız ve Diş Bakımı Nasıl Yapılır?
Ağız ve Diş Bakımı Nasıl Yapılır?
Damak yarıklı çocuklarda ilk ortodontik bakım, dişler çıkmadan yapılmaya başlanabilir. 6. aydan itibaren çıkmaya başlayan süt dişleri ile birlikte düzenli diş fırçalama yapılması gerekir. Çocuklarda da ağız ve diş bakımında düzenli diş fırçası değişimi gereklidir. Dişlerde çürümeyi engellemek için aşırı şeker tüketimine izin verilmemeli ve düzenli bakım ile dişlerin sağlıklı olması sağlanmalıdır. Dişlerde çürük olmaması damak yarıkları için yapılacak operasyonların iyileşme süreci açısından da önemlidir. 4- 5 yaşına kadar dişlerin florür ihtiyacı göz ardı edilmemelidir. 6. aydan itibaren 8 yaşa kadar dişlerin florür ihtiyacı için ek önlemler alınması gerekebilir.