Dudak damak yarıkları tedavisinde anne ve babanın hatta bebek ile yakın teması olacak tüm aile bireylerinin önemli bir rolü olduğunu söylemek mümkündür.
Anne ve babanın bu dönemde sakin kalması ve tedavi sürecine odaklanması gerekir.
Tedavi İçin Hızlı Hareket Edilmeli
Dudak yarıklı bebeklerin durumu gebelik takibinde yapılan ultrasonlu görüntülemelerde anlaşılabilirken damak yarıklı bebeklerde durumun gebelik esnasında anlaşılması oldukça zordur.
Teknolojik ilerlemeler ve dudak damak yarıkları ile ilgili farkındalık ile beraber dudak yarıklarının gebelik döneminde fark edilme oranının %60 civarında olduğunu söyleyebiliriz. Damak yarıklarında ise bu oran çok daha düşüktür, damak yarıklarının konumu gereği ultrasonda anlaşılması daha zordur.
Gebelikte fark edilen dudak damak yarıkları anne ve babanın daha hazırlıklı olması açısından büyük bir avantaj sağlar. Ayrıca ebeveynler doğuma kadar geçen sürede hem tedavi planlaması için bir cerrah ile iletişime geçebilir hem de süreç için hazırlıklı olabilir. Dudak damak yarıklı bebeklerin tedavisinde zaman çok önemlidir. Bu nedenle ailelerin dudak damak yarığını öğrendikleri an tedavi için bir uzman ile görüşmesi gerekir.
Dudak damak yarığı doğum ile fark edildiyse ailelerin beklemedikleri bir duruma hazırlıksız yakalanması ile birlikte süreç zorlaşabilir. Anne ve baba bu süreçte sakin kalmalı, kendilerini suçlamamalı ve sürece adapte olarak bebekleri için doğru adımları atarak bir uzmanla görüşmelidir.
Bakım Gereksinimlerine Uyulmalı
Dudak damak yarıklı bebeklerin özellikle beslenme ile ilgili gereksinimlerinin dikkatle karşılanması gerekir. Dudak ve damak yarıkları için yapılması gereken operasyonların doğru zamanda yapılabilmesi için bebeğin gelişim seyrinin sorunsuz ilerlemesi önemlidir. Bu da bebeğin beslenmesine dikkat edilmesi ile mümkün olur.
Dudak yarıklı bebeklerde anne sütünün emilmesi yarığın boyutuna, şekline ve sayısına bağlı olarak mümkün olabilir. Ancak damak yarıklı bebekler, damaklarında bulunan yarık sebebiyle anne sütünü emmek için gerekli vakum etkisini oluşturamazlar.
Bu nedenle de damak yarıklı bebeklerin özel beslenme yöntemleri ile beslenmelerinin desteklenmesi gerektiği göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir. Dudak yarıkları da anne sütü ile beslenmeye olanak sağlamayacak şekilde ise yine beslenme için destek alınması gereklilik haline gelir.
Dudak damak yarıkları tedavisinde anne ve babaların zorlu bir yolculukları olacağını düşünmeleri normaldir. Her anne ve baba çocuğunu beklerken sürecin sorunsuz ilerleyeceği hayalini kurar. Beklenmedik bir durum hem hayal kırıklığına hem de çaresiz hissetmeye neden olabilir.
Ancak unutulmaması gereken dudak damak yarıklı bebekleri başka bir sorunları olmadığı takdirde sağlıklı bebekler olduğu ve doğru tedaviler ile akranları ile herhangi bir farkları olmadan hayatlarına mutlulukla devam edebilecekleridir.
Dudak Damak Yarıkları Tedavisinde Anne-Babanın Rolü Nedir?
Diş kemerine kalçadan kemik transferi operasyonu dudak damak yarıklı bebeklerin ailelerinin en çok sorduğu tedaviler arasında yer alıyor.
Bu operasyon aile için endişe uyandırıcı olsa da bütünsel bir tedavi planlaması yapabilmek ve tedavinin temel hedefine yani çocukların akranları ile aynı gelişim hızına sahip olmasına olanak sağlayabilmek için bu operasyon zorunluluk haline geliyor.
Diş Kemerine Kemik Transferi Nasıl Yapılır?
Diş kemerine kemik transferi ameliyatı hem yarık dudak hem de yarık damakla dünyaya gelen çocukların diş kemerine kemik eklemek için yapılan bir operasyondur. Operasyonun zamanlaması önemlidir.
Çocuklarda süt dişi kaybının başladığı dönemde kalıcı dişlerin çıkışından önce, 7 – 9 yaş aralığında operasyonun gerçekleştirilmesi gerekir. Dudak damak yarıklı çocuklarda ağız çatısının ön kısmını oluşturan alveolar kemikte sorunlar oluşur. Bu kemikte yarık olduğu durumda kemik transferi yapılır.
Kalça kemiğinin üst sırtından kemik parçası alınır. Alınan kemik alveolar kemikteki açıklığı kapatacak biçimde şekillendirilir. Sonrasında da bölgeye yerleştirilir. Yerleştirme sonrasında operasyon bölgesi iyileşirken bölgedeki dokular kemiğin etrafını kapatır ve kemik bütünlüğü sağlanmış olur.
Alveolar kemik grefti operasyonu burun tabanına daha iyi bir destek sağlar ve gelişmekte olan dişlerin köklerinin sağlıklı büyümesi için yeni kemik sağlar.
Diş Kemerine Kemik Transferi Ameliyatı Neden Önemlidir?
Dudak damak yarıklı bebeklerde planladığımız tedavinin temelinde bebeğin, hiçbir problem olmadan anatomik olarak sağlıklı doğmuş akranları ile aynı hale gelmesi yer alır.
Bu bakış açısı ile dudaktaki yarığın kapatılması, burnun düzeltilmesi, damaktaki yarık kapatıldığında, sert damak ve yumuşak damak onarımları tamamlandığında genel olarak süreç tamamlanır.
Ancak üst ve yan keser dişler ile köpek dişlerin çıktığı bölgeye dudak damak yarıklarının tedavi planlamasında yani ilk iki operasyonda yer verilmez. 7 – 9 yaş aralığında diş kemerine kemik transferi yapılması gerekir.
Eğer kemik transferi yapılmazsa konuşmada, beslenmede, dişlerde bozukluk, ısırmada ve diş sağlığında bozukluklar meydana gelir. Eğer bölgede kemik eksikliği tamamlanmazsa ilerleyen yaşlarda bölgede yapılacak diş restorasyonlarında ya da implant tedavilerinde kemik eksikliği ile yüzleşilir.
Bu nedenle hem yukarıda bahsettiğim bozuklukların meydana gelmemesi hem de ilerleyen yaşlarda diş tedavileri ile ilgili ciddi sorunların yaşanmaması için bu ameliyatı öneriyoruz. Ayrıca bu ameliyat tüm dünyada zorunlu operasyonlar listesinde yer almaktadır.
Dudak damak yarıklı bebeklerde işitme kaybının görülme ihtimali dudak damak yarıklarının ve bebeğin durumuna göre farklılık gösterir.
Genel olarak bir oran vermek gerekirse dudak damak yarıklı bebeklerde işitme sorunlarının %2 ila %24 aralığında görülme ihtimali söz konusudur.
Söz konusu oran bizler için detaylı tetkik yapılması gerekliliğini gösterir. Dudak damak yarıklı bebeklerde meydana gelen işitme sorunları yaygın olarak östaki disfonksiyonu sebebiyle ortaya çıkar.
Damak yarığına bağlı olarak orta kulakta meydana gelen sıvı birikimi işitme sorunlarını gündeme getirir. İşitme sorunları tedavi planlaması yapılması uzun vadede kalıcı işitme kaybının önüne geçmek açısından önemlidir.
Kulak Zarı Tüpleri ile Önleyici Tedavi
Orta kulak fonksiyonları sebebiyle meydana gelen ve iletim tip işitme kaybı olarak ifade ettiğimiz işitme kaybı dudak damak yarık sorunu için planlanan operasyonlar sonrasında oldukça yüksek bir oranla iyileşmektedir.
İyileşme oranının %50 üzeri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Yarık damak tedavi planlamasında işitme kaybının kalıcı işitme kaybına dönüşmemesi için gerekli görülmesi halinde orta kulakta sıvı birikimini ve buna bağlı işitme kaybını önlemek adına kulak zarı tüplerinin orta kulağa yerleştirilmesi gerekir.
Kalıcı İşitme Kaybının Önlenmesi Nasıl Sağlanır?
Dudak damak yarıklı bebeklerde işitme kaybının mutlaka dikkatle ele alınması ve bebeğin sürekli takibinin yapılması önemlidir. Tam iyileşme sağlanıp, bebeğin işitme sorunlarının ortadan kalktığından emin olununcaya kadar geçen süreçte takip yapılmalıdır.
Bu süreçte gerek görülmesi halinde grommet olarak da bilinen kulak zar tüplerinin orta kulağa yerleştirilmesi ile orta kulak fonksiyonlarına bağlı işitme kaybı için önlem alınabilir.
Dudak damak yarıklı bebeklerde tedavi kapsamında yapılacak cerrahi müdahalelerin başka bir sağlık sorunu olmaması halinde olabildiğince erken dönemde yapılması, 1 yaşından önce operasyonların tamamlanmış olması işitme sorunlarının önüne geçmeye, dil gelişim sorunlarını ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
Pierre Robin sekansı alt çenede farklı seviyelerde meydana gelen darlık ve buna bağlı dilin geriye kaçması ve solunum sıkıntısı sorunu meydana gelmesi olarak ifade edilir.
Pierre Robin Sendromu olarak ifade edildiğinde yanlış anlaşılan ve çok daha korkutucu olan bu durumu sendrom olarak tanımlamak doğru değildir.
Kısacası Pierre Robin Sendromu diye bir tanım yanlıştır, söz konusu durumun Pierre Robin Sekansı olarak ifade edilmesi gerekmektedir.
Pierre Robin sekansı, bebeklerde doğuştan oluşan tıbbi bir durumdur ve üç ana belirtisi vardır. Belirtilerin ilki, mikrognatidir. Bu durum bir bebeğin alt çenesinin normalden daha küçük veya geride durması olarak ifade edilebilir. İkincisi, Glossoptosis, bebek dilinin normal yerine oturmadığı ve geriye doğru düştüğü bir durumdur. Son belirti ise, Pierre Robin sekansıdı olabilir. Pierre Robin sekansına sahip bebeklerde damakta veya dudakta yarıklar olabilir.
Pierre Robin Sekansı Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Pierre Robin Sekansı olarak ifade edilen durum çenenin az gelişmesi, çenenin az gelişmesine bağlı olarak dilin geriye kaçması ve bu geriye kaçış sonunda da üst solunum yolu tıkanıklığı meydana gelmesi olarak tanımlanır.
Pierre Robin Sekansı nadir görülen bir durum olsa da sekansın yaygınlığı damak yarıklı çocuklarda artmaktadır.
Pierre Robin Sekansı meydana gelme olasılığı kız ve erkek çocuklarda eşit olarak tanımlanır ancak ikiz doğumlarda daha yüksek bir insidans olduğu yapılan araştırmalarda görülmüştür.
Pierre Robin Sekansı Neden Olur?
Pierre Robin sekansı nedenleri tam olarak bilinmemektedir ancak bilim Pierre Robin Sekansı’nın nedenin genetik ve çevresel koşulların karmaşık bir kombinasyonu olabileceğini gösterir. Sekansın genetik ve aile geçmişi ile ilişkisi olabileceği söyler. Aile üyelerinin benzer durumları olması, bu durumun genetik olarak taşındığını gösterebilir.
Bebeğin yüz ve alt çenesi doğru gelişmediği durumlarda Pierre Robin sekansı gelişebilir. Alt çene normalden küçük veya geride olduğunda, dil geriye düşebilir ve normal pozisyonunu alamayabilir. Bunun sonucunda Pierre Robin Sekansı ortaya çıkabilir.
Pierre Robin Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Pierre Robin sekansı belirtileri kişiden kişiye değişebilir. Semptomlar bazı bebeklerde daha hafif olabilirken, diğerlerinde daha ağır olabilir. Bu nedenle, her PRS durumu özeldir. Bebeğin alt çenesi bazen normalden daha küçüktür veya geride durur. Bu, alt çenenin tipik gelişimini tamamlayamadığını gösterir. Bazı durumlarda, bebeklerin dili normal pozisyonunda değildir ve sıklıkla geriye doğru düşer. Bu gibi durumlarda Dil hava yolunu tıkayabilir ve solunum sorunlarına neden olabilir.
Bebekler yatarken solunum sorunları yaşayabilirler. Dil hava yolunu tıkaması, horlama, sık sık uyanma ve solunum durmaları gibi semptomlara neden olabilir. Bebeklerin dili normal pozisyonunu alamadığı için emme ve yutma sorunları yaşayabilirler. Bu nedenle büyüme geriliği ve beslenme sorunları ortaya çıkabilir.
Pierre Robin Sendromu Genetik midir?
Pierre Robin sendromu (PRS), genetik olarak temellendirilebilir ancak tamamen genetik olmayabilir. Pierre Robin sekansı nedenleri karmaşık olabilir ve kişiden kişiye değişebilir. PRS, aileden gelen sebeplerden kaynaklanabilir. Bu duruma sahip bireylerin birinde veya her ikisinde de genetik mutasyonlar veya varyasyonlar bulunabilir. Stickler sendromu veya Pierre Robin gibi genetik sendromlarla bağlantı kurulabilir.
Pierre Robin Sekansı Neden Ortaya Çıkar?
Pierre Robin sekansı ortaya çıkmasında genetik, çevresel ve gelişimsel problemler bulunabilir. Bu sendrom, aileden ve atadan kaynaklı genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu duruma sahip bireylerin birinde veya her ikisinde de genetik mutasyonlar veya varyasyonlar bulunabilir.
Hamilelik sırasında anne adayının karşılaştığı çevresel koşullar, bebekte Pierre Robin sekansı geliştirme olasılığını artırabilir. Bu nedenler arasında ilaç kullanımı, alkol tüketimi veya bazı hastalıklara yakalanmak gibi çevresel faktörler ön plana çıkabilir. Bu faktörlere bağlı olmaksızın, bebeğin yüz ve alt çene gelişimi sırasında meydana gelen gelişimsel faktörlerin de bir sonucu olabilir.
Pierre Robin Sekansı Nasıl Tedavi Edilir?
Pierre Robin Sekansı çocuktan çocuğa değişebilen seviyelerde görülebileceği için tek tip bir tedavi yönteminden bahsetmek mümkün değildir.
Ayrıca her damak yarıklı bebekte ya da çene darlığı olan bebekte Pierre Robin Sekansı olacak diye bir durum söz konusu değildir.
Şiddetli olmayan vakalarda çocuğun sadece yüzüstü yatırılması yeterli olurken ilerleyen olgularda dilin alt dudağa veya çeneye dikilmesi gerekebilir. Şiddetli vakalarda alt çenenin kırılarak öne alınması gereksinimi de gündeme gelebilir.
Pierre Robin Sekansı görülen damak yarıklı bebeklerde olası bir ameliyat solunum sıkıntısı riskinin meydana gelmemesi için damak yarık ameliyatının bir süre ertelenmesi gerekebilir. Bu durumda operasyon 1 yaşına kadar ertelenerek olası riskler minimize edilmiş olur.
Dudak ve damak yarıkları hakkında daha fazla bilgi için Youtubekanalımızı ziyaret edin.
Dudak damak yarığının nedenleri aileler tarafından çok merak ediliyor. Pek çok aile bu durumla karşılaştığı zaman kendisini sorumlu tutarak psikolojik olarak baskı altına giriyor.
Ancak dudak damak yarığına neden olan faktörleri iyi ele almak çok önemli. Bu yazımda sizlere ailelerden en çok aldığım sorulardan birisi olan “Gebelik döneminde ilaç kullanımı damak damak yarığı riski artar mı?” sorusunun cevabını paylaşacağım.
Farklı Risk Faktörleri Var
Dudak damak yarıkları ile ilgili yapılan araştırmalar bizlere gösteriyor ki bu durumun ortaya çıkmasında pek çok farklı risk faktörü var. Elbette gebelikte ilaç kullanımı da bu faktörlerden birisi. Gebelik hem anne hem de bebek açısından oldukça hassas bir dönem olduğu için bu dönemde annenin yaşam şekline ve sağlık durumuna dikkat edilmesi çok önemli.
Ancak bazı durumlarda gebelikte ilaç kullanımı kaçınılmaz olabiliyor ve bazı ilaçların da dudak damak yarığı riskini arttırabileceğini biliyoruz. Hamilelik öncesinde ya da esnasında kullanılan epilepsi ilaçları, steroidler, etken maddesi retinoik asit olan ilaçlar ve uyuşturucu özellikli ilaçlar dudak damak yarığı riskini arttıran ilaçlar arasında yer almaktadır.
Elbette gebelikte anne adayının sağlığının korunması çok değerli olduğu için epilepsi gibi durumlarda ilaç kullanımının bırakılmaması, hem hastalığın takibini yapan doktorun hem de gebelik takibini yapan doktorun iş birliği içerisinde olması önemlidir. İlaç kullanımı ile dudak damak yarığı riskinin arttığını söylemek mümkün olsa da bu duruma neden olan tek etkenin ilaçlar olduğunu söylemek yanlış bir yaklaşım olacaktır.
Dudak Damak Yarığı Riski Kapsamlı Ele Alınmalı
Dudak damak yarığına neden olabilecek risk faktörlerinden bazılarını biliyor olsak da dudak ve/veya damak yarıklarına sebep olan bir gen henüz bulunmamıştır. Bu nedenle de dudak damak yarığı riski ile ilgili bir gen taraması da yapılmamaktadır.
Bir bebekte dudak damak yarığı riskini belirleyen en önemli faktör aile geçişidir. Ailede, yakın akrabalarda dudak damak yarığı geçmişi varsa riskin %25-30 civarında arttığını gösteren çalışmalar yapılmıştır. Buna ek olarak annenin gebelik öncesinde ve ilk trimester esnasında ilaç kullanması, çevresel faktörler, sigara ve alkol kullanımı, gebeliğin ilk döneminde yaşanan ciddi seviyedeki stresler dudak damak yarığı riskini artırabilir.
Bunların yanı sıra hiçbir neden olmadan da dudak damak yarığı görülebildiği unutulmamalıdır. Bir nedenden bağımsız olarak dudak ve damak yarığı görülme oranı da ülkemizde %30 gibi bir orana sahiptir.
Dudak damak yarığı ameliyatları sonrasında en çok meydana gelen komplikasyonlar arasında oronasal fistül olarak da adlandırılan açılma yer almaktadır.
Açılmanın meydana geldiğini anlamak beslenme ve ses çıkarma değişimlerini takip ederek mümkündür.
Fistül yaygın olarak karşılaşılan bir komplikasyon olduğu için doğru tetkikler sonrasında iyi bir planlama ile kapatılabilir. Bu yazımda sizlere fistül sorununun neden olabileceğini ve nasıl tedavi edileceğini anlatacağım.
Dudak Damak Yarığı Ameliyatı Sonrası Fistül Sorunu Nedir?
Damak ameliyatlarında damağın orta hattında farklı boyutlarda olabileceği gibi dikişlerin tamamen kopması ile tam açılma olarak da adlandırılan komplikasyonlar gelişebilir. Damak yarıkları operasyonu sonrasında küçük açılmalar sadece takip edilerek kontrol edilebilirken büyük açılmaların ikincil bir müdahale ile onarılması gerekmektedir.
Operasyon sonrasında fistül oluşumu;
Vasküler kazalar,
Enfeksiyon,
Damak yarığı operasyonu esnasında oluşan gerilim gibi farklı nedenlere bağlı olarak gerçekleşmektedir.
Oronasal fistül olarak da adlandırıldığımız bu komplikasyon genellikle damağın ön bölümünde yer alan ser bölgede ya da sert bölümden yumuşak bölüme geçiş olan bölgede meydana gelmektedir. Fistül oluşumu sonrasında tedavi planlaması fistülün boyutuna, yerine ve neden meydana geldiğine göre farklılık gösterir.
Fistül Tedavisi Nasıl Yapılır?
Damak yarığı operasyonu sonrasında fistül oluşumu meydana geldiyse, fistülün kapatılması için bir ameliyat daha yapılması gerekir. Fistül ameliyatı damak yarığı ameliyatından 6 ay sonra planlanır. Operasyonda farklı yaklaşımlar tercih edilebilir.
Fistülün tekrarlamaması için tek katmanlı kapatma ameliyatı tercih edilmez. Genellikle yapılan tetkikler sonucunda iki ya da üç katmanlı kapatma operasyonu planlaması yapılır. Tek katmanlı kapatma operasyonları sonrasında fistülün yeniden meydana gelme ihtimali %40 civarındadır.
Fistül ameliyatı ile ilgili en çok merak edilen sorulardan birisi de operasyon sonrasında açılmanın tekrarlayıp tekrarlamayacağıdır. Az öncede bahsettiğim gibi tek katmanlı kapatma ameliyatlarında yeniden fistül oluşumu oranı yüksektir.
Sert damakta meydana gelen açılmalarda ise operasyon sonrası tekrar etme olasılığı %5 olarak ifade edilebilir. Sert damak ile yumuşak damak arasındaki geçiş noktasında ise kullanılan fleplerin de etkisi ile tekrar fistül oluşumu meydana gelmez.