Bebek cildinde yaygın görülebilen ve genellikle zararsız bir renk değişikliği olan doğum lekeleri, aynı zamanda takibi de gerektiren durumlardır. Yüzde ya da vücutta herhangi bir yerde oluşabilen bu lekelerin görünümleri şekilde olabileceği gibi kalıcıdır veya geçici olabilirler.
Genellikle genetik olarak oluşabilen bu lekeler, doktorunuzun gerekli gördüğü durumlarda giderilebilir. Hepsi doğuştan itibaren görünmeyen bu lekelerin bir kısmı da sonraki hafta, ay veya yıllarda ortaya çıkabilirler. Genel olarak vücudun her yerinde ortaya çıkabilen bu lekeler, bazı durumlarda farklı sağlık problemlerine de sebebiyet verebilseler de, sanılanın aksine kansere neden olmazlar.
Lenf, kan damarları veya pigment gibi hücrelerin çoğalması sonucu ortaya çıkan benler, doğumsal ya da sonradan UV ışınları ile ortaya çıkan pigmentli benler, homojen görünümde ve belirgin kenarlara sahip olan sütlü kahve lekeleri, sıklıkla boyunda ve alında oluşan şarap lekesi, özellikle esmer yenidoğanlarda sık görülen mongol lekeleri ve renk değişikliği gibi leke çeşitleri bulunmaktadır. Moğol lekeleri gibi türler, çoğunlukla kendiliğinden geçerken, bazı doğum lekeleri ise görünümlerinden dolayı ve cilt kanseri gibi bazı tıbbi durumlar için takip ve tedavi edilmesi gereken durumlara sebebiyet verebilir.
Doğum lekelerinin tedavi şekline; lezyonun tipi, davranış şekli ve aciliyetine göre karar verilmektedir. Ancak bu konuda en iyi tedavi yolu lekeleri takip ve izlemdir. Bu noktada; lekede büyüme, renk değişikliği, sayısında artış, büyümenin hızı, yandaş sorunlar olup olmadığı ya da çocuğun gelişimini engelleme durumlar izlenmektedir. Bir diğer tedavi yöntemi ise bacak, kol, alın ve yüzün bazı yerlerindeki lekelerde uygulanabilen kompresyon baskıdır.
Özellikle şarap lekelerini gidermekte kullanılan lazer tedavi en başarılı sonuçlar bebeklik döneminde elde edilebilmektedir. Genellikle birkaç seans uygulanan bu yöntem hafif rahatsızlık verebildiği için lokal anestezi gerektirebilir. Kortikosteroidler ise oral yolla alınabilen veya doğrudan doğum lekelerine enjekte edilebilen anti-enflamatuar ilaçlardır. Kan damarlarının boyutunu küçülterek doğum lekelerinin görüntüsünü azaltabilir.
Nadir durumlarda gerçekleştirilmesi gereken cerrahi müdahaleler ise hastaneye yatış gerektirmez. Lokal anestezi sonrası doğum lekesini çıkarmak için küçük bir neşterle yapılan müdahale, büyüklüğe göre birkaç seansa ihtiyaç duyabilir. Bazı durumlarda kalıcı izlerin oluşmaması için doku genişletme prosedürü de uygulanabilir.
Tedavi süreci, ameliyat sonrası bakım ve diğer tüm detaylar için sorularınızı burada bulabilirsiniz.
Dudak onarımı ameliyatı yaklaşık 1.5-2 saat, damak onarımı 2-3 saat sürer. Çift taraflı yarıklarda veya kompleks vakalarda süre uzayabilir. Ameliyat genel anestezi altında yapılır ve bebeğiniz ameliyat sırasında hiçbir şey hissetmez.
Dudak ameliyatı sonrası genellikle 1 gece, damak ameliyatı sonrası 1-2 gece hastanede kalınır. Bu sürede bebeğinizin beslenmesi, ağrı kontrolü ve genel durumu yakından izlenir. Sorunsuz iyileşme durumunda taburcu olursunuz.
Dudak ve damak yarığı ameliyatının sonrasında gözle görülür bir yara izi oluşacaktır. Özellikle ameliyatın hemen ardından yara izinde renk değişimleri ve şişkinlik görülebilir. Fakat çocukken yapılan ameliyatlarda büyüdükçe yara izi daha az belirgin hale gelebilir. Ayrıca çeşitli yara izi tedavileri ile de yara izinin görünürlüğü azaltılabilir.
Dudak damak yarıklarının kendi kendilerini onarmaları mümkün değildir. Dokuların birleştirilmesi için mutlaka ameliyat gereklidir.
Dudak ve damak yarıkları bazı bireylerde konuşma bozukluklarına sebep olabilir. Ameliyat öncesinde konuşma bozukluğu yaşamayan kişilerde de ameliyat sonrası konuşma bozukluğu görülebilir. Dudak ve damak yarığı ameliyatı olmuş yaklaşık beş kişiden birinde konuşma problemleri görülmektedir. Fakat konuşma terapileri sayesinde bu sorunun önüne geçilebilir.
Tam yarıklar genellikle anne karnında doktor tarafından belirlenebilir. Fakat tam olmayan yarıklar emme refleksinde bozuklukla anlaşılabilir.
Dudak ve damak yarıkları kendiliğinden iyileşemez. Cerrahi bir girişim gereklidir.
Dudak yarığı doğuştan kaynaklanan bir problemdir. Doğuştan kaynaklanan rahatsızlıkların tedavi edilmesi gerekebilir. Dudak yıllıklarının oluşmasında bebeklerin problem yaşayabildiği pek çok alan vardır. Bebekler anne sütü emmekte zorluk çekebilirler. Bebeklerinin günlük yaşamlarında zorluk çekmemelerini isteyen ebeveynler gerekli tedavi yöntemlerinin uygulanmasını ister.
Yapılan her ameliyatın belirli risk faktörleri vardır. Risk faktörleri göz önünde bulundurularak tedavi yöntemlerini tercih etmek gerekir. Ameliyat bilgili hekimler tarafından gerçekleştirilirse olumlu sonuç verir. Doğru yöntemlerin kullanılmasıyla ameliyat başarılı geçer. Ameliyattan sonraki dönemde de hastanın doğru bir biçimde takibinin gerçekleştirilmesi gerekir. Yarık dudak ameliyatı esnasında fazla kanama, enfeksiyon gibi riskler vardır. Ameliyat ortamının steril olması enfeksiyon riskini azaltır.
Yapılan operasyonlarda kesi atılır. Atılan kesiklerden sonra dikiş işlemleri yapılır. Gelişen teknoloji ile birlikte dikiş atma hususlarında da iz miktarında azalmalar görmek mümkündür. Fakat izler tamamıyla kaybolmaz. Yarık dudak ameliyatı, yüz bölgesine uygulanır. Yüzün deri yapısı hassastır. Hassas cilt yapılarında ameliyat izleri görülebilir. Yarık dudağın onarılmasında çeşitli işlemler gerçekleştirildiği için hafif derece de olsa iz kalır. İz giderici kremlerin kullanılmasıyla izin görünürlüğünü azaltmak mümkün olur.
Damak yarığı hamileliğin 13. haftasında ultrasonografi aracılıyla anlaşılabilir. Fakat her yarık anne karnında belirlenemez.
Çok değerli anneler, babalar, aileler…
Üzerinde uzun süredir çalıştığım, benzerleri ülkemizde ve diğer ülkelerde de mevcut olan, aile rehberinin bu kısa şeklini, gerek yurtiçi gerek yurtdışı yirmi yılı bulan deneyimim ile harmanlayarak, sizlere önünüzdeki uzun yolda bir nebze olsun arkadaşlık eder, soru veya sorunlarınıza yanıt olur umudu ile hazırladım. Uğraş ve ilgi alanımda bana büyük motivasyon kaynağı olan siz ailelere ve onların çok değerli dudak-damak yarıklı bebeklerine/çocuklarına yardımcı olması dileği ile…
Prof. Dr. Hakan Ağır