Dudak damak yarığı en sık görülen doğumsal anomalilerin başında gelmektedir. Yarığın boyutuna bağlı olarak hastalarda yüz görünümü, beslenme, hava yolu, duyma ve konuşma ile ilgili karmaşık problemler meydana gelebilmektedir. Dudak Damak Yarığı Tedavisinde Ortodonti Desteği Ne Zaman Başlar?
Dudak damak yarığı tedavisinde pediatri, plastik ve rekonstrüktif cerrahi, çene cerrahisi, kulak burun boğaz, ortodonti, konuşma terapisi, pediatrik diş hekimliği, protez diş hekimliği ve psikoloji gibi birçok disiplinden yararlanılabilmektedir.
Dudak damak yarığı olan hastaların ortodontik ve cerrahi tedavisi oldukça kapsamlıdır. Bu tedavi genellikle doğumla birlikte başlar ve kraniyofasiyal iskelet büyümesinin sona erdiği yetişkinliğe kadar devam eder.
Ortodontistin tedavideki zamanlaması ve rolü tedavinin yönetimi açısından önemlidir. Dudak damak yarığı tedavilerinde tam rehabilitasyonun amacı mümkün olan en az müdahale ile tedavi sonucunu en üst düzeye çıkarmaktır.
Ortodonti Desteği Nasıl Başlar?
Dudak damak yarığı tedavisinde doğumu takip eden ilk hafta içerisinde genellikle nazoalveolar şekillendirme için ortodontist tarafından dudak damak yarığı ölçüleri alınarak plastik aygıt yapılır.
Plastik aygıt dudak damak yarığı ameliyatına kadar kullanılmaktadır. Bebekler bu plastik aygıta kısa sürede alıştığı için kullanımı kolaydır. Aygıt temizliği son derece önemlidir ve ortodontist tarafından önerilen şekilde temizliğinin düzenli olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Ameliyat sonrasında ise aygıtın kullanımına ihtiyaç duyulmamaktadır. Ortodontik tedavi ile dişlerin şekli ve pozisyonu düzeltilmektedir. Dudak damak yarığı ile doğan çocukların büyük bir kısmı ortodontik tedaviye ihtiyaç duymaktadır.
Ortodonti Desteği Nasıl Gerçekleştirilir?
Dudak damak yarıklı hastaların ameliyata kadar olan ortodonti desteğinde genel olarak nazoalveolar molding adı verilen teknik tercih edilir. Bu sayede diş yuvası, dudak ve burun ameliyat öncesinde kalıplanmış olur.
Kısaca NAM olarak bilinen bu teknikte plastik aygıtlar oral ve nazal olmak üzere iki bileşene sahiptir. Oral bileşen yarık alveolleri birbirlerine yaklaştırır. Nazal bileşen ise yarık burun üzerinde yer alan çarpık burun kıkırdağını şekillendirerek daha simetrik hale getirir.
Dişler ilk 4 – 14 aylık süreçte çıkar. Çocuk 3 yaşına geldiğinde ise tüm dişler çıkmış olur. Yarık bölgesi civarında yer alan dişlerin yapılarında farklılıklar görülmesi muhtemeldir. Diğer taraftan kalıcı dişler süt dişlerinin formasyonunda meydana gelen bu durumdan etkilenmez. Dudak Damak Yarığı Tedavisinde Ortodonti Desteği Ne Zaman Başlar?
Pierre Robin sekansı alt çenede farklı seviyelerde meydana gelen darlık ve buna bağlı dilin geriye kaçması ve solunum sıkıntısı sorunu meydana gelmesi olarak ifade edilir.
Pierre Robin Sendromu olarak ifade edildiğinde yanlış anlaşılan ve çok daha korkutucu olan bu durumu sendrom olarak tanımlamak doğru değildir.
Kısacası Pierre Robin Sendromu diye bir tanım yanlıştır, söz konusu durumun Pierre Robin Sekansı olarak ifade edilmesi gerekmektedir.
Pierre Robin sekansı, bebeklerde doğuştan oluşan tıbbi bir durumdur ve üç ana belirtisi vardır. Belirtilerin ilki, mikrognatidir. Bu durum bir bebeğin alt çenesinin normalden daha küçük veya geride durması olarak ifade edilebilir. İkincisi, Glossoptosis, bebek dilinin normal yerine oturmadığı ve geriye doğru düştüğü bir durumdur. Son belirti ise, Pierre Robin sekansıdı olabilir. Pierre Robin sekansına sahip bebeklerde damakta veya dudakta yarıklar olabilir.
Pierre Robin Sekansı Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Pierre Robin Sekansı olarak ifade edilen durum çenenin az gelişmesi, çenenin az gelişmesine bağlı olarak dilin geriye kaçması ve bu geriye kaçış sonunda da üst solunum yolu tıkanıklığı meydana gelmesi olarak tanımlanır.
Pierre Robin Sekansı nadir görülen bir durum olsa da sekansın yaygınlığı damak yarıklı çocuklarda artmaktadır.
Pierre Robin Sekansı meydana gelme olasılığı kız ve erkek çocuklarda eşit olarak tanımlanır ancak ikiz doğumlarda daha yüksek bir insidans olduğu yapılan araştırmalarda görülmüştür.
Pierre Robin Sekansı Neden Olur?
Pierre Robin sekansı nedenleri tam olarak bilinmemektedir ancak bilim Pierre Robin Sekansı’nın nedenin genetik ve çevresel koşulların karmaşık bir kombinasyonu olabileceğini gösterir. Sekansın genetik ve aile geçmişi ile ilişkisi olabileceği söyler. Aile üyelerinin benzer durumları olması, bu durumun genetik olarak taşındığını gösterebilir.
Bebeğin yüz ve alt çenesi doğru gelişmediği durumlarda Pierre Robin sekansı gelişebilir. Alt çene normalden küçük veya geride olduğunda, dil geriye düşebilir ve normal pozisyonunu alamayabilir. Bunun sonucunda Pierre Robin Sekansı ortaya çıkabilir.
Pierre Robin Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Pierre Robin sekansı belirtileri kişiden kişiye değişebilir. Semptomlar bazı bebeklerde daha hafif olabilirken, diğerlerinde daha ağır olabilir. Bu nedenle, her PRS durumu özeldir. Bebeğin alt çenesi bazen normalden daha küçüktür veya geride durur. Bu, alt çenenin tipik gelişimini tamamlayamadığını gösterir. Bazı durumlarda, bebeklerin dili normal pozisyonunda değildir ve sıklıkla geriye doğru düşer. Bu gibi durumlarda Dil hava yolunu tıkayabilir ve solunum sorunlarına neden olabilir.
Bebekler yatarken solunum sorunları yaşayabilirler. Dil hava yolunu tıkaması, horlama, sık sık uyanma ve solunum durmaları gibi semptomlara neden olabilir. Bebeklerin dili normal pozisyonunu alamadığı için emme ve yutma sorunları yaşayabilirler. Bu nedenle büyüme geriliği ve beslenme sorunları ortaya çıkabilir.
Pierre Robin Sendromu Genetik midir?
Pierre Robin sendromu (PRS), genetik olarak temellendirilebilir ancak tamamen genetik olmayabilir. Pierre Robin sekansı nedenleri karmaşık olabilir ve kişiden kişiye değişebilir. PRS, aileden gelen sebeplerden kaynaklanabilir. Bu duruma sahip bireylerin birinde veya her ikisinde de genetik mutasyonlar veya varyasyonlar bulunabilir. Stickler sendromu veya Pierre Robin gibi genetik sendromlarla bağlantı kurulabilir.
Pierre Robin Sekansı Neden Ortaya Çıkar?
Pierre Robin sekansı ortaya çıkmasında genetik, çevresel ve gelişimsel problemler bulunabilir. Bu sendrom, aileden ve atadan kaynaklı genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu duruma sahip bireylerin birinde veya her ikisinde de genetik mutasyonlar veya varyasyonlar bulunabilir.
Hamilelik sırasında anne adayının karşılaştığı çevresel koşullar, bebekte Pierre Robin sekansı geliştirme olasılığını artırabilir. Bu nedenler arasında ilaç kullanımı, alkol tüketimi veya bazı hastalıklara yakalanmak gibi çevresel faktörler ön plana çıkabilir. Bu faktörlere bağlı olmaksızın, bebeğin yüz ve alt çene gelişimi sırasında meydana gelen gelişimsel faktörlerin de bir sonucu olabilir.
Pierre Robin Sekansı Nasıl Tedavi Edilir?
Pierre Robin Sekansı çocuktan çocuğa değişebilen seviyelerde görülebileceği için tek tip bir tedavi yönteminden bahsetmek mümkün değildir.
Ayrıca her damak yarıklı bebekte ya da çene darlığı olan bebekte Pierre Robin Sekansı olacak diye bir durum söz konusu değildir.
Şiddetli olmayan vakalarda çocuğun sadece yüzüstü yatırılması yeterli olurken ilerleyen olgularda dilin alt dudağa veya çeneye dikilmesi gerekebilir. Şiddetli vakalarda alt çenenin kırılarak öne alınması gereksinimi de gündeme gelebilir.
Pierre Robin Sekansı görülen damak yarıklı bebeklerde olası bir ameliyat solunum sıkıntısı riskinin meydana gelmemesi için damak yarık ameliyatının bir süre ertelenmesi gerekebilir. Bu durumda operasyon 1 yaşına kadar ertelenerek olası riskler minimize edilmiş olur.
Dudak ve damak yarıkları hakkında daha fazla bilgi için Youtubekanalımızı ziyaret edin.
Damak yarığı ameliyatı sonrasında açılma ihtimali olduğu bilinmektedir. Günümüzde gelişmiş teknolojiler ile uzmanlar tarafından gerçekleştirilen operasyonlar da bile açılma ihtimalinin sıfır olacağını söylemek gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Damak yarığı ameliyatı sonrası açılmaya sebebiyet verecek belirli durumlar vardır. Tedavi planlaması yapılırken ihtimallerin göz önünde bulundurulması iyileşme süreci açısından çok değerli olsa da bazı fizyolojik durumlara bağlı olarak açılma meydana gelmesi olağan karşılanmaktadır.
Damak Yarığı Ameliyatı Sonrası Açılma Neden Olur?
Damak yarığı ameliyatlarında hekim uzmanlığı ve doğru tedavi planlaması çok büyük bir öneme sahiptir. Ancak bazı fizyolojik unsurlara bağlı olarak açılma meydana gelmesi önlenemeyebilir.
Yarığın çok geniş olması, bölge anatomisindeki beslenme sorunları, bebeğin ameliyat sonrası duruma uyum sağlamakta zorlanması, enfeksiyon gibi sebeplerle damakta açılma meydana gelebilir.
Damakta meydana gelen açılma, fistül olarak ifade edilir. Açılma yumuşak damakta, sert damakta ya da her iki damakta da olabilir.
Damak Yarığı Ameliyatı Sonrası Açılma Neden Olur?
Fistül Tedavisi
Ameliyat sonrası açılmanın yerine ve şekline bağlı olarak tedavi planlaması yapılmaktadır. Açılma sert damakta ve çok büyük olmadığı takdirde genellikle kendi kendine kapanması beklenir ve müdahale edilmez. Bu açıklıklar 3 – 4 yaş aralığına kadar kapanabileceği için takip edilir.
Takip sürecinde beslenme veya konuşma ile alakalı sorunlar gündeme geliyorsa ameliyat gündeme gelir. Herhangi bir sorun gündeme gelmediyse ve geçen sürede de tam kapanma olmadıysa müdahale edilmesi gerekir. Sert damakta açılmanın boyutu büyükse, kendiliğinden kapanma ihtimali düşükse fistül ameliyatı yapılmaktadır.
Yumuşak damakta meydana gelen açılmaların ise mutlaka operasyon ile düzeltilmesi gerekir. Çünkü yumuşak damakta meydana gelen açılma beslenme ve konuşmanın bozulması anlamına gelir ki bu da gelişme çağında istenmeyen bir durumdur. Bu operasyon damak yarığı operasyonundan 3 – 6 ay sonra yapılmalıdır.
Fistül ameliyatı sonrasında tekrar açılmanın meydana gelmemesi için iki katman ile kapatılma tercih edilmektedir. Tek katmanlı kapatma ameliyatı sonrasında açılmanın yani fistülün tekrar görülme oranı %40 civarındadır.
Fistül ameliyatlarında bu yüksek oran sebebi ile tek katmanlı işlemlerden çoğunlukla kaçınılmaktadır.
Dudak damak yarıklı bebeklerin bakımında belirli noktalarda hassasiyet göstermek gerekir. Bu nedenle mevcut durumu daha zor bir noktaya taşıyabilecek ihtimalleri ortadan kaldırmak önemlidir. Dudak damak yarıklı bebeklerde ağız ve diş sağlığına dikkat edilmesi hem bebeğin gelişimi açısından hem de farklı komplikasyonların oluşmaması açısından büyük önem taşıyor.
Damak Yarıklı Bebeklerde Ağız ve Diş Bakımına Özen Göstermeli
Damak yarıklı bebeklerde ağız ve diş bakımına çok özen göstermek gerekiyor. Bu bebeklerde diş yapısı bir şekilde olumsuz etkilendiği için mevcut yapının korunması ve iyileştirilmesi için adımlar atılması gerekir. Damak yarıkları için yapılacak operasyonlar ve diş çene düzeltme uygulamaları için başlangıçtan itibaren yapılan bakımlar önemli bir altyapı oluşturmayı mümkün kılar. Çocuklarda dişler 6 – 14 ay arasında çıkar. Bu dönemden itibaren ağız ve diş bakımı ile ilgili çocuk diş hekiminden (pedodontistlerden) destek almak ve süreci en iyi şekilde yönetebilmek adına düzenli bakım yapmak gerekir. Dudak damak yarıklı bebeklerde süt dişleri durumdan daha fazla etkilenebilir. Özellikle yarıkların olduğu bölgeye yakın olan dişlerin minelerinde yapısal sorunlar oluşması mümkündür.
Ağız ve Diş Bakımı Nasıl Yapılır?
Ağız ve Diş Bakımı Nasıl Yapılır?
Damak yarıklı çocuklarda ilk ortodontik bakım, dişler çıkmadan yapılmaya başlanabilir. 6. aydan itibaren çıkmaya başlayan süt dişleri ile birlikte düzenli diş fırçalama yapılması gerekir. Çocuklarda da ağız ve diş bakımında düzenli diş fırçası değişimi gereklidir. Dişlerde çürümeyi engellemek için aşırı şeker tüketimine izin verilmemeli ve düzenli bakım ile dişlerin sağlıklı olması sağlanmalıdır. Dişlerde çürük olmaması damak yarıkları için yapılacak operasyonların iyileşme süreci açısından da önemlidir. 4- 5 yaşına kadar dişlerin florür ihtiyacı göz ardı edilmemelidir. 6. aydan itibaren 8 yaşa kadar dişlerin florür ihtiyacı için ek önlemler alınması gerekebilir.
Dudak damak yarıklı bebekler ne zaman ameliyat edilir?
Bu bebekler için ameliyat yaşımız önce dudak yarıklarını kapatmak ve damak yarıklarını daha sonra kapatmak üzere iki tarihtedir.
Dudak yarıklarını kapatmak için 10 hafta, yani 3 ayı mutlaka bekliyoruz. Bebeğin akciğer gelişimi ve bağışıklık sisteminin gelişimi açısından bu süre çok önemlidir. Bu sürede anestezi riskleri önemli ölçüde aşağıya iniyor. İlk etapta bebeğin dudağındaki yarayı kapatıyoruz. Daha sonra da aynı seansta bebeğin burnundaki ve burun içindeki eğrilikleri düzeltiyoruz. Bu, son yıllarda çok güncel ve yararına inandığımız bir uygulama olmaya başladı. Artık eskisi kadar buruna dokunmama, bunun içerisindeki eğikliği düzeltmeme gibi korkularımız yok. Dudak yarığı onarımının hemen sonrasında bebek kaldığı yerden beslenmeye devam ediyor. Anneden emiyor ise emmesine hemen izin veriyoruz. Biberonla alıyorsa biberondan almasına izin veriyoruz ve artık emzik kullanmalarına bile izin vermeye başladık. Sonrasında ise bir toparlanma süreci var. Bu yaklaşık 3 ay ila 4 ay sürüyor. Kilosunun gelişimi, sağlığının gelişimiyle beraber eğer bebeğin kilosu ve sağlığı iyi ise bebekleri 6 ila 7 aydan itibaren damak yarığı kapatma ameliyatına alıyoruz.
6. ve 7. ay dönemi
Bebekte sadece dudak yarığı varsa ameliyat zaten bitmiş oluyor. Bebekte sadece damak yarığı var ise ameliyat için 6 ila 7 ayı bekliyoruz. 6 ila 7. ayda yapılacak olan damak yarığı ameliyatı sırasında damaktaki yani yumuşak damaktaki konuşma kaslarını güçlendirici ve onları olması gerektiği pozisyonlara getiriyoruz. Böyle olunca da konuşmaya hazır bir anatominiz oluyor. Bu anatominin çalışmaya başlaması, kasların tam teşekküllü olarak konuşmaya iştirak etmesi, 1, 3 ayı hatta 4 ayı buluyor.
Bebeklerimizin bu zamanda daha erken konuşmaya, ses çıkarmaya, ses üretmeye başladıklarını düşünecek olursak 9 ila 12 aya hazır olmaları için 6.- 7. ayda ameliyat olmalarını tercih ediyoruz. Bu ameliyatların da tabii yine ehil ellerde yapılması gerekiyor. Damak yarığı ameliyatının bitmesiyle beraber ilk bir yaş içerisinde hem dudak yarığı, hem de damak yarığı ameliyatının sonlanmasıyla beraber en önemli iki ameliyatı tamamlamış oluyoruz.
3 yaş önemli bir dönem
Sonraki süreç içerisinde ise 3 yaş ile 6 yaş dönemini konuşmak lazım. Bu dönem içerisinde bebeğin kozmetik sorunları olarak dudağında veya burnunda varsa ilk ameliyatta düzeltememiş veya düzeltildi ise sonradan bozulmuş olan durumları tekrar düzeltmek, kozmetik açıdan ideal duruma getirmek mümkün. Buradaki hedef çocuğun sosyal olarak yaşadığı ortamda gelişiminin önünü açmaktır. Alay mekanizmasından, ayrıştırılmadan, ötekileştirilmeden kurtarmaktır.
Bir diğer önemli konu ise konuşma. 3 yaşına geldiğimiz zaman önemli bir dönüm köşesindeyiz. Bu zaman dilimi içerisinde bebekler artık değerlendirilebilir bir konuşma üretkenliğine geçmiş olmalıdır. Bunun için de konuşma terapistlerine ihtiyacımız var. Konuşma terapistlerinin yapacağı testlerle değerlendirmelerle, sadece aileninkilerle değil bebekte veya çocukta bir konuşma bozukluğu varsa bunu tespit etmek mümkün.
Çocuktaki konuşma bozukluğu için konuşma terapisi tavsiye ediyoruz. Eğer ki damaktaki yapılan ameliyatta yetersizlik ciddi boyuttaysa veya orta ciddi boyutta ise o zaman konuşma terapisine gerek kalmadan bebekleri konuşma cerrahisine alıyoruz. Konuşma terapistinin desteği de mutlak.
6-12 yaş dönemi
Daha sonraki dönem ise 6 yaş ila 12 yaş arası dönem. Ortodontistlerin çok faal olarak bebeğin ağız yapısı, çene ve diş yapısı ile ilgilendikleri dönem. Bu dönemde cerrahi olarak tek bir zorunlu ameliyatımız var, o da özellikle diş kemeri diye tabir ettiği dişlerimizin çıktığı kemik bölgesindeki eksiklik. Bu eksikliği gidermek için de kalçadan aldığımız kemik parçaları ile oradaki eksikliği, yarığı gideriyor ve kapatıyoruz. Şu an için geçerli olan yöntem bu. Burada, oradan sağlıklı bir diş sürümünü sağlama hedefi güdülüyor. Tabii ki ortodontistlerin rolü yine çok büyük. Bebekteki, çocuktaki bu konuşma ve diş üst çene gelişimi tamamlandıktan sonra ergenlik döneminde bizi bekleyen başka bir ameliyat yok.
Sadece yetişkinlik dönemine yaklaştığımızda varsa eğer ki % 25 oranında özellikle çift taraflı yarıklarda ve tek taraflı şiddetli yarıklarda gördüğümüz üst çene ve alt çene ilişkisinin bozulduğu durumlar söz konusu. Bu durumlarda ortodontik tedavi yetersiz kalınca da ameliyatlara yöneliyoruz. Üst çeneye veya alt çeneye yapılan cerrahi müdahalelerle ısırmayı, çene kapamayı ve profili düzeltmek mümkün. Nihai bir ameliyatımız var bu uzun bir maraton. 20 yaşına gelindiğinde de burnun uç kısmında burnun iç kısmında üst dudakta kaldı ise dudağının altında ve damaktaki diğer problemleri giderici nihai ameliyatlar ile bu uzun tedavi süreci sona eriyor.
Dudak damak yarıkları tedavisi bir ekip işi
Görüldüğü üzere bu bir ekip işi ve bu çok uzun soluklu bir iş. Ama her işin başının önemi olduğu gibi, ilk yapılan ameliyatların yani ilk yapılan dudak yarığı ameliyatının ve damak yarığı ameliyatının da bir binanın temelini oluştururcasına önemi de yadsınamaz. Bu ameliyatları plastik ve rekonstrüktif estetik cerrahlar yapmaktadır. Ülkemizde de genellikle bu ameliyatı bu konuda deneyimli ve eğitimli plastik cerrahların yaptığını söylemek mümkün. Deneyimli ellerde elde edilen sonuçlar çok daha iyi olmakta, ameliyat sayıları daha aza inmektedir.
Özetleyecek olursak; dudak damak yarıkları hiçte azımsanmayacak ölçüde sık görülen anomaliler ve şekil bozukluklarıdır. Doğru ellerde doğru zamanlarda ameliyatlar yapıldığı zaman hiçbir şekilde sağlık sorunu olmamakta ve hepimizle birlikte sosyal yaşamlarını başarıyla sürdürmektedirler.
Yarık damaklı bebeklerin sağlıklı bir şekilde beslenmesini sağlamak amacıyla özel olarak tasarlanan biberonlara yarık damak biberonu adı verilmektedir. Klasik biberon tasarımlarından farklı olarak hava girişini önleyen bir valfe sahip olan, aynı zamanda içerisinde bulunan emniyet mekanizması ile süt akışının kontrol edildiği biberonlar yarık damak biberonu olarak bilinir. Bu biberonlar beslenme anında sütün genze, burun boşluğuna ya da boğaza kaçmasını engellemek için özel olarak tasarlanmıştır. Yarık damaklı bebeğin, anneden emmesi mümkün olmayacağı için biberon kullanması gerekir. Bu biberonlar tasarımları sayesinde gaz ve kolik oluşumunun azalmasına yardımcı olur.
Yarık Damak Biberonu Kullanımı
Yarık damak biberonu kullanımı diğer biberonlar ile benzerdir. Sadece biberonun yerleşiminde bebeğin ağız yapısının ve nasıl konforlu beslendiğinin belirleyici olması gerekir. Yarık damaklı bebeklerde beslenme esnasında dike yakın tutmaya dikkat edilmesi, mola verilmesi ve ağzın normale kıyasla daha sık temizlenmesi gerekir. Yarık damak biberonu kullanıldığında beslenme daha konforlu ve kontrollü olabileceğinden eğer bebek anne memesinden beslenemiyorsa biberon tercih edilir.
Yarık dudak damak biberonu kullanırken beslenme esnasında sık mola verilmesi, beslenme süresinin 30 dakikayı geçmemesi ve ağzın sık sık temizlenmesi de önemlidir. Beslenme esnasında verilen molalarda ve sonrasında bebeğin gazı çıkarılmalıdır. Biberon kullanımında bebeği 45 derecelik bir açı ile tutmak daha konforlu bir besleme deneyimi sağlar.
Yarık Damaklı Bebeklerin Beslenmesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Dudak ve damak yarığı olan bebeklerin beslenmesinde, diğer bebeklerden daha özenli olmak gerekir. Bu bebekler normalde daha az süt emebildikleri için annelerin mutlaka süt pompalaması ve gerektiğinde kısa aralıklarla bebeklerini beslemeleri gerekebilir. Bu sayede beslenmelerine destek olmaları, gelişim süreçleri açısından oldukça önemlidir.